---" Sevmek Zamanı 1965 yapımı bir Metin Erksan filmi. O yıllarda senede bir, hatta iki film çeken Metin Erksan, aynı zamanda “Susuz Yaz”, “Şeytan” ve “Kuyu” gibi önemli filmlerin de yönetmenliğini yapmıştır. İstanbul Üniversitesi’nde sanat tarihi eğitimi alan Erksan, o dönemde “Kemal Tahir’in yanında diğer yazarlar kese kâğıdı kalır.” sözüyle tartışmalara yol açmıştır. Filme dönersek, filmin başrollerinde Müşfik Kenter (Boyacı Halil) ve Sema Özcan (Meral İlter) bulunuyor. Müziklerde ise Türk sinemasında 100’den fazla filmde müzikleriyle yer alan Metin Bükey’in imzası var.
Sevmek Zamanı bir garip aşk hikâyesini anlatıyor. Aşk ki, insana değil de nesneye duyulan bir aşk. Bir boyacı… Bir gün çalıştığı köşkün üst katında bir resim görür ve o günden sonra her gün aynı odaya gelir, koyar bir plak, yakar bir sigara, oturur resmin karşısına, bakar efkârlı efkârlı… İşte aşk!
Boyacı Halil’in âşık olduğu resimdeki kişiye ulaşmak gibi bir gayesi yoktur oysa, o sadece kendi içinde büyüttüğü aşkını yaşamak istemektedir. Mutludur. Çünkü onun aşkında iki kişiye gerek yoktur, bir resim bir de kendisi yeterlidir, bu aşkı ömür boyu yaşaması için. Halil’in hayatının anlamı sigarasını yakıp o resmi izlemesidir. Resim ona hep sevgiyle, hep aynı aşkla bakmaktadır.
Ancak bir gün resimdeki Meral çıkagelir, Halil’in kendi resmine derin derin baktığını görür. Halil’in onu çok sevdiğini düşünür ve onun aşkına karşılık vermeye karar verir. Halil ise korkar, onun kendisini, resmi gibi sevemeyeceğini, duygularını inciteceğini düşünür. Halil’e göre “Aşkı tüketen âşıklardır”. Aşkını tüketmek istemez Halil, bu yüzden Meral’den uzak durmak ister. Israrla aynı şeyi söyler ona “Ben sana değil resmine aşığım”. Meral’le yakınlaşıp kendi dünyasında kurduğu aşka onun engel olmasını istemez, adeta korkar Meral’den. Bu korku onun sevdiği şeye ebediyen sahip olabilmesi için çekilen bir korkudur.
Bir de Meral’in eski sevgilisi Başar vardır karede. Meral’i bırakmak istemez, resme olan aşkın saçmalığını ona göstermeye çalışır. Meral ise: “Asıl aşk Halil’in yaşadığıdır” der. Daha sonrasında Meral-Halil-Başar üçgeninde ilerler film. Bazen filmler mutlu sonla bitmesin istenir, işte bu filmde de izleyici o hissiyatı yaşar. “Klâsik Türk filmi” klişesinden belki de mutsuz sonla kurtulur Erksan. Zaten bu filmde önemli olan son veya başlangıç değil, süreçtir.
Öte yandan film özenle çekilmiş binlerce fotoğrafın birleştirilmiş hâli gibidir. Büyükada manzarası da fotoğraflara eşlik eder. Kamera açısı ve mekânlar ince ince ayarlanmış, sanki fotoğraf için hep doğru an yakalanmıştır. Büyükada manzaralı sahneler, iskele görüntüleri izleyiciye ince bir haz verir. Halil’in âşık olduğu resmi sırtında taşıdığı sahneler, Halil ve Meral’in aşk üstüne diyalogları, filmin sonundaki (Halil, resim ve Halil’in gelinlik giydirdiği cansız mankenin de bulunduğu) kayık sahnesi ve özellikle de kayıkta Halil’in resme bakışları görülmeye değerdir. O dönemdeki komedi filmlerinden biri olmadığından, adını yeteri kadar duyuramamış olsa da, Sevmek Zamanı Türk sinemasının en önemli eserlerinden biridir.
Her filmi için aynı şey söylenemez belki ama bu filmle Metin Erksan’ın Ingrid Bergman, Andrei Tarkovski veya Jean-Luc Godard’dan bir eksiği yoktur. Bu filmi izleyince 1960’lardan sonra sanki Türk sineması ilerlememiş de gerilemiş gibi gelir insana.
Metin Erksan: “Sizin yaşadığınız gibi olmaz aşk.” der filmiyle. O dönemdeki filmiyle bu mesajı veren Erksan acaba günümüzdeki aşklara ve âşıklara ne derdi? "---
Üçüncü Mevki adlı edebiyat dergisinin geçen sayısında yayınlanan kısa yazımdı bu.
Ve filmden birkaç kare...
-İyi ama ben sana değil ki senin resmine aşığım...
-Ve bu tamamen resmin ile benim aramda bir şey
Ve işte son
Fatih DERE